Yazar arşivleri: Mahmutcan Kaya

Mahmutcan Kaya hakkında

Mahmutcan Kaya, 1999 doğumlu Türk DJ ve elektronik müzik prodüktörüdür. House ve techno tarzında müzik yapar, dijital platformlarda milyonlarca dinleyiciye ulaşmıştır. ve Sosyza'da Editör olarak çalışmaktadır.

BYD

“BYD Türkiye fabrikası için çalışmalar sürüyor”

Çinli otomobil devi BYD tarafından Türkiye’de kurulacak otomobil fabrikasına yönelik yeni açıklamalar yapıldı. Otomobil gazetecisi Emre Özpeynirci’nin görüştüğü bakanlık yetkililerine göre BYD Türkiye fabrikası için çalışmalar sürüyor: “Bazı bakanlık yetkilileriyle konuşma fırsatı buldum. Verilen mesaj oldukça açık: BYD yatırımında süreç durmadı, aksine devam ediyor. Hatta bu kapsamda bazı BYD yetkililerinin şu anda Türkiye’de olduğu ve teknik–idari görüşmeler yürüttüğü bilgisini paylaştılar. Bekleyip göreceğiz…” BYD’nin Türkiye fabrikasını geçtiğimiz aylarda İHA (İhlas Haber Ajansı) gündeme getirmişti. İHA tarafından paylaşılan haberde şu ifadelere yer verilmişti: “Çin merkezli otomotiv devi BYD’nin Manisa’da kurmayı planladığı ve 2026 yılı sonunda 150 bin araç kapasiteyle faaliyete geçeceği açıklanan fabrika sahasında halen herhangi bir faaliyetin başlamadığı gözlemlendi. BYD’nin Türkiye’deki 1 milyar dolarlık yatırımı kapsamında Manisa’da kurulması planlanan elektrikli ve hibrit araç üretim tesisinin şantiye alanında sessizlik sürüyor. Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde 2026 yılı sonunda yıllık 150 bin araç üretim kapasitesiyle faaliyete geçmesi hedeflenen tesiste, şubat ayında altyapı çalışmaları için […] “BYD Türkiye fabrikası için çalışmalar sürüyor” yazısı ilk olarak Teknoloji haberleri – LOG üzerinde yayınlandı.

Motorola’nın Güçlü Telefonu Performans Testinde! 16 GB RAM’i Var

Motorola’nın yeni akıllı telefonu hakkında önemli bilgiler ortaya çıkmaya devam ediyor. Kısa süre önce görüntüleri ortaya çıkan Motorola Signature, bu kez Geekbench’te görüntülendi. Bununla birlikte Android telefonun performans testinde kaç puan aldığı belli oldu. Ayrıca telefonun işlemcisi dahil olmak üzere bazı teknik özellikleri de ortaya çıktı.

Motorola Signature Geekbench’te Kaç Puan Aldı?

Motorola Signature, Geekbench’te tek çekirdek testinde 2 bin 854 puan, çoklu çekirdek testinde ise 9 bin 411 puana ulaştı. Bu test sonucuna göre telefonda en iyi grafikli mobil oyunları bile sorunsuz şekilde oynanabilecek. Geekbench’te akıllı telefonun 16 GB RAM’e sahip sürümü yer aldı. RAM tarafında birden fazla seçeneğin sunulup sunulmayacağı henüz belli değil.

Motorola Signature’un Özellikleri Nasıl Olacak?

İşlemci: Snapdragon 8 Gen 5
GPU: Adreno 829
RAM: 16 GB
Ana Kamera: 50 MP
Ekran Teknolojisi: OLED
Ekran Yenileme Hızı: 120Hz
Ekran Boyutu: 6.7 inç
Ekran Çözünürlüğü: 1.5K
İşletim sistemi: Android 16

Ortaya çıkan bilgilere göre Motorola Signature, Snapdragon 8 Gen 5 işlemcisine sahip olacak. 3 nm üretim süreciyle geliştirilen bu işlemcide iki adet 3.8GHz prime çekirdek ve altı adet 3.32GHz performans çekirdeği olmak üzere toplamda sekiz adet çekirdek yer alıyor. Geçtiğimiz haftalarda tanıtılan Motorola Moto G Power (2026) modelinde ise Dimensity 6300 mevcut.

Akıllı telefonun arka yüzeyinde üç adet kameranın yer alması bekleniyor. Bunlar arasında 50 megapiksel çözünürlüğünde ana kamera da bulunacak. Moto G Power (2026) modelinde 50 megapiksel çözünürlüğünde ana kamera, 8 megapiksel çözünürlüğünde ultra geniş açılı kamera yer aldığını belirtelim.

Signature’un ekranı 6,7 inç büyüklüğünde olacak. Android 16 işletim sistemi ile birlikte gelecek telefon, OLED ekran üzerinde 120Hz yenileme hızı ve 1.5K çözünürlük sunacak. Yüksek yenileme hızı daha akıcı bir ekran deneyimi elde edilecek. Merakla beklenen telefon ayrıca Adreno 829 GPU’ya sahip olacak.

Ürün ekipleri için yol haritasından yayına tek akışta ürün geliştirme platfomu: Atono

Atono, ürün ekiplerinin yazılım geliştirme sürecini tek bir uçtan uca platformda toplamak için konumlanan bir çalışma alanı sunuyor. Platform, ürün, tasarım ve mühendislik ekiplerinin aynı bağlamda ilerlemesini hedefliyor ve dağınık araç setleri yerine planlama, geliştirme, yayınlama ve iyileştirme adımlarını tek akışta birleştiriyor.
Atono, planlama, geliştirme, yayına alma ve iyileştirme döngüsünü net bir ürün yaşam döngüsü olarak ele alıyor. Plan tarafında fikirleri yol haritasına taşıyan hikaye netleştirme ve görsel zaman çizelgeleri, kapsam ile zamanı birbirinden ayıran esnek bir planlamayla gereksinimleri berraklaştırıyor. Geliştirme tarafında yaşayan kullanıcı hikayeleri iş ilerledikçe evriliyor ve  yapay zeka destekli öneriler, tekrarları azaltmaya yardımcı oluyor. 

GitHub entegrasyonu ile ilerleme otomatik takip edilebiliyor. Yayına alma aşamasında kullanıcı segmenti ya da ortam bazında kontrollü yayınlar yönetiliyor ve geri alma süreci hızlanıyor. İyileştirme adımında yerleşik analitik ve yapay zeka ile örüntü tanıma özellikleri etkileşim trendlerini görünür kılıyor.
Platformun dikkat çeken katmanlarından biri olan Capy’de yer alan Ask Capy özelliği, tamamlanmış hikayeleri ve hataları okuyup doğal dilde sorulan sorulara yanıt veriyor. Üstelik yanıtın dayandığı kaynak hikaye ve hatalara bağlantı gösteriyor. Bu sayede yeni ekip üyeleri geçmiş kararları daha hızlı öğreniyor, ürün ve QA ekipleri beklenen davranışı doğrularken daha az bağlam kaybı yaşıyor. İlk sürümde çalışma alanı başına günlük 50 soru limiti bulunuyor ve Capy sohbet geçmişini 1 güne kadar tutuyor.
Atono, özellik bayrakları (yazılımda kullanılan kontrol katmanı) yaklaşımını hikayelerin içine gömerek işin bağlamından kopmadan yayın kontrolü yapılmasına olanak sağlıyor. Bayraklar, kod dağıtımı yapmadan özellikleri açıp kapatmaya, kademeli yayınlara ve risk yönetimine izin veriyor. Atono içinde bir hikayeye yeni bayrak eklenebiliyor ya da var olan bayrak uygulanabiliyor. Ayrıca sahiplik ve izinler üzerinden yönetim yapılabiliyor.  Feature engagement tarafında ise bir hikayeye bağlı özelliğin gerçek kullanımını tıklama ve benzeri olaylarla ölçen grafikler çıkıyor. Kullanımın ortam, müşteri, lokasyon gibi kırılımları izleniyor ve toplam kullanım ile zaman içindeki trendler karşılaştırılabiliyor.

Test ve raporlama sürecinde Atono Chrome eklentisi öne çıkıyor. Eklenti, tarayıcı içinden hata raporu açmayı, bayrak çevirmeyi ve kod değişikliği yapmadan kullanım takibi için tıklama eşlemeyi destekliyor. Hata raporlarında URL, işletim sistemi, tarayıcı görünümü, konsol ve ağ hataları gibi bağlamı otomatik ekleyerek ekiplerin kanıt toplama yükünü azaltıyor. Ayrıca dokümantasyonda Slack, GitHub ve Atono MCP Server entegrasyonları ile Linear ve Jira’dan içe aktarma akışları listeleniyor.
Fiyatlandırma tarafında Atono, 5 kullanıcıya kadar 14 günlük ücretsiz bir plan sunuyor. Business plan kullanıcı başına aylık 14 dolar seviyesinde kullanılırken Enterprise planı özel fiyatlı olarak listeleniyor.

Bellek piyasasında dengeleri etkileyen karar: DDR4 için yolun sonu gelmedi

DDR5 bellek fiyatlarında son aylarda gözlenen istikrarlı yükseliş, masaüstü ve sunucu sistemleri kuran pek çok kullanıcıyı daha uygun maliyetli seçeneklere yöneltiyor. Bu noktada, uzun süredir yerini tamamen DDR5’e bırakması beklenen DDR4 bellekler yeniden gündeme gelmiş durumda. Sektörden gelen son bilgiler, Samsung’un daha önce üretimi aşamalı olarak sonlandırma yönünde sinyal vermesine rağmen DDR4 üretimini 2026’da sürdürmeyi planladığını ortaya koyuyor. Bu gelişme, bellek pazarında arz ve talep dengesinin hâlâ tam olarak oturmadığını gösteriyor. Samsung’un bu kararının arkasında özellikle kurumsal müşterilerden gelen talebin etkili olduğu ifade ediliyor. Endüstri kaynaklarına göre şirket, büyük bir müşteriyle iptal edilemez ve iade edilemez nitelikte bir tedarik anlaşması imzaladı. NCNR olarak adlandırılan bu sözleşme kapsamında fiyatlar ve tedarik hacimleri önceden sabitlenmiş durumda. Söz konusu belleklerin büyük bölümü, veri merkezleri ve yapay zekâ odaklı sunucu sistemlerinde kullanılmak üzere ayrılmış bulunuyor. Bu yapı, Samsung’u ani fiyat dalgalanmalarına karşı korurken, tüketici tarafında ucuz DDR4 bellek beklentilerini de sınırlıyor. DDR4 üretiminin sürmesi fiyatları nasıl etkiliyor? Üretimin devam etmesi, ilk bakışta piyasaya daha fazla ürün girişi olacağı izlenimi yaratsa da, fiili durum bununla tam olarak örtüşmüyor. Çünkü üretilen DDR4 belleklerin önemli bir kısmı şimdiden kurumsal müşterilere tahsis edilmiş durumda. Bu nedenle perakende pazarında ciddi bir arz artışı yaşanması beklenmiyor. Buna rağmen, DDR4 üretiminin …
Bellek piyasasında dengeleri etkileyen karar: DDR4 için yolun sonu gelmedi haberi ilk önce Teknoblog üzerinde yayımlandı.

Windows Phone Efsanesi Geri mi Dönüyor? Hayranlardan Microsoft’a Çağrı

Microsoft’un Windows Phone projesinin fişini çekmesinin üzerinden neredeyse on yıl geçti. Şirket, 2017’de akıllı telefon üretimini durdurdu ve 2020’de Windows 10 Mobile işletim sistemi için son güvenlik güncellemesini yayınladı. Ancak teknoloji tutkunları Microsoft’un Windows Phone’u geri getirmesi için harekete geçti.

Windows Phone’un Dönüşü İçin İmza Kampanyası Başlatıldı

Microsoft’un Windows Phone’u geri getirmesini isteyen tejnoloji tutkunları, Change.org üzerinden bir imza kampanyası başlattı. Kullanıcılar, başarısız olmuş işletim sisteminin modern bir arayüzle ve yeni özellikler eklenmiş şekilde geri gelmesini istiyor.

Talep edilen özellikler arasında Copilot yapay zeka desteği ve geniş uygulama desteği yer alıyor. Ki Windows Phone’un en büyük eksiğinin uygulama desteği olduğunu düşünürsek bu oldukça normal. Kampanyanın arkasında ise oldukça mantıklı bir motivasyon var.

Teknoloji tutkunları, iOS ve Android’in domine ettiği pazarda sadelik, üretkenlik ve kullanıcı seçimine odaklanan üçüncü bir ekosisteme ihtiyaç olduğunu savunuyor. Biz bu içeriği hazırladığımız esnada 736 kişi Windows Phone’un geri dönmesi için imza atmıştı.

Eğer siz de Windows Phone’un geri dönmesini istiyorsanız, Change.org üzerinden herhangi bir bedel ödemeden imza atabilirsiniz. Ancak hatırlatmakta fayda var ki Microsoft’un bu isteği gerçekleştirme zorunluluğu yok. İmza kampanyası sadece talebi göstermeyi amaçlıyor.

Microsoft CEO’su Satya Nadella, bir süre önce yaptığı bir açıklamada Windows Phone projesinden erken vazgeçildiğini açıklamıştı. Kim bilir belki de imza kampanyası aklı hala bu projede kalan CEO’nun harekete geçmesine neden olabilir.

 

AMD Ryzen 9 9950X3D2

Doğrulandı: “AMD Ryzen 9 9950X3D2, 192 MB L3 ile geliyor”

Son paylaşımlarla netlik kazandığı üzere, üst seviye teknik özelliklere sahip AMD Ryzen 9 9950X3D2 geliyor. AMD Ryzen 9 9950X3D2, ortaya çıkan iki farklı test sonucuna göre tam 192 MB L3 (2×32 MB + 2×64 MB) önbellekle geliyor. Bunun için iki adet 3D V-Cache çipiyle donatılacağı aktarılan 16 çekirdekli işlemcinin, resmi olarak ocak ayında kapılarını aralayacak CES 2026’da tanıtılması bekleniyor. Maksimumda 5,60 GHz’e ulaşabileceği söylenen işlemci, görünüşe bakılırsa 9950X3D’de 170W olan TDP’yi 200W seviyesine taşıyacak. Bu arada 120W TDP’ye sahip Ryzen 7 9850X3D de yolda. CES 2026’da tanıtılması beklenen 8 çekirdekli işlemcide 96 MB L3 önbellek bulunacağı ve 5,6 GHz / 4,7 GHz saat hızlarının sunulacağı belirtiliyor. AMD kısa süre birçok yeni işlemciyle gündeme gelmişti. Zen 5 temelli yeni işlemcilerden 8 çekirdekli Ryzen 7 9700F ve 6 çekirdekli Ryzen 5 9500F, ortak olarak 3,8 GHz temel saat hızına (maksimum 5,5 GHz) sahip. 65W TDP’nin açıklandığı işlemcilerden Ryzen 7 9700F’te 40 MB […] Doğrulandı: “AMD Ryzen 9 9950X3D2, 192 MB L3 ile geliyor” yazısı ilk olarak Teknoloji haberleri – LOG üzerinde yayınlandı.

“Kamu Yapay Zekâ Genel Müdürlüğü” kuruldu

Sanayi ve Teknoloji Bakanı tarafından yapılan açıklamaya göre “Kamu Yapay Zekâ Genel Müdürlüğü” kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih KACIR, bu konuda X hesabından yaptığı açıklamada şunlara yer verdi: “Cumhurbaşkanlığı Siber Güvenlik Başkanlığı bünyesinde kurulan Kamu Yapay Zekâ Genel Müdürlüğü, Kamuda yapay zekâ uygulamalarına yönelik mevzuat çalışmalarını yürütecek, yapay zekâ alanında hazırlanacak ulusal politika, strateji ve eylem planları ile ulusal mevzuatın uluslararası düzenlemelere uyumlaştırılma çalışmalarına katkı sağlayacak, ekosistem geliştirme faaliyetlerine iştirak edecek. Dijital devlet ve kamuda yapay zekâ teknolojilerinin kullanımı bağlamındaki verinin, oluşturulmasından yok edilmesine kadar olan süreçlerin yönetilmesini kapsayan veri yönetişimine ilişkin ilke, usul ve standartları belirleyecek. Kamuda yapay zekâ uygulamalarına öncülük edecek, buna yönelik; gereksinimleri ilgili kurumlar ile birlikte tespit edecek, ortak veri alanı altyapısını hayata geçirecek, uygulamalarda kullanılacak verilerin kalite kriter ve standartlarını belirleyecek ve bunlara uygunluk verecek.” Mehmet Fatih KACIR ek olarak şunları aktardı: “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızda Millî Teknoloji Genel Müdürlüğü, bugünden […] “Kamu Yapay Zekâ Genel Müdürlüğü” kuruldu yazısı ilk olarak Teknoloji haberleri – LOG üzerinde yayınlandı.

limon

Evrenin Şimdiye Kadar Görmediğimiz Tuhaf “Limon” Gezegeni

Bilim insanları, güçlü bir pulsarın etrafında dönen ve yıldızın gravitesinin etkisiyle limon şeklini almış, benzersiz atmosferiyle sınıflandırmanın ötesinde garip bir ötegezegen keşfettiler.Detaylar haberimizde…

Yeni keşfedilen bir ötegezegen, Samanyolu galaksisinde şimdiye kadar gördüğümüz en tuhaf dünya unvanını hak ediyor.

PSR J2322-2650b olarak adlandırılan bu gezegenin her şeyi tamamen akıl almaz. Bir milisaniyelik pulsarın etrafında dönen, yıldızın çekim gücüyle limon şekline bükülmüş sıcak bir Jüpiter. Atmosferinde karbon buharı ve muhtemelen helyum ağırlıklı bir iç yapı bulunuyor ve tüm atmosferi, gezegenin dönüş yönünün tersine, inanılmaz bir hızda dönüyor.

Carnegie Dünya ve Gezegenler Laboratuvarı’ndan gökbilimci Peter Gao, “Bu limon şekilli gezegen tam bir sürprizdi. Verileri indirdikten sonra, hepimizin ortak tepkisi ‘Bu da neyin nesi?’ olmuştu.”

Evrenimizin pamuk şeker atmosferlerinden metal bulutlarına, korundum yağmurundan ultra yoğun ‘mermi’ ötegezegenlerine kadar uzanan tuhaf dünyalar yaratma kapasitesine sahip olduğu şüphesiz.

Limon Şeklini Almış Ötegezegen

Çoğu gezegenin özellikleri ve davranışları, mümkün görünenin sınırlarını zorlasalar da anlaşılabilir. PSR J2322-2650b ise kolayca açıklanamaz; özellikleri, bilinen hiçbir gezegen evrimi yoluna uymuyor.

Chicago Üniversitesi’nden gökbilimci Michael Zhang, “Bu kadar yüksek karbon içeriğine sahip bir bileşimi nasıl elde ettiğinizi hayal etmek çok zor. Bilinen her oluşum mekanizmasını dışlıyor gibi görünüyor.” diyor.

Öncelikle, yaklaşık 2055 ışık yılı uzaklıktaki yıldız PSR J2322-2650’den başlayalım. Bu, milisaniyelik pulsar olarak bilinen bir tür dejenere yıldızdır – ek özelliklere sahip bir nötron yıldızı.

Nötron yıldızı kendi başına yeterince uç bir durumdur; ölen ve süpernova olan büyük bir yıldızın ultra yoğun çökmüş çekirdeğinden oluşur. Bu kalıntılar, Güneş’in kütlesinin 2,3 katına kadar çıkabilir ve sadece 20 kilometre (12 mil) çapında bir küreye sıkışmış olabilirler.

Nötron yıldızları, milisaniyelik hızlarda (PSR J2322-2650 için sadece 3,46 milisaniye) dönerken, kutuplarından hassas aralıklarla güçlü radyo ve gama ışınları yaydıklarında milisaniyelik pulsarlara dönüşürler.

Bu, 2017 yılında PSR J2322-2650b’nin keşfine yol açtı. Gökbilimciler, ana yıldızın radyo darbelerinde görmeyi bekledikleri hassasiyetin biraz sapmış olduğunu fark ettiler. Zamanlamayı yakından incelediler ve bozulmayı, Jüpiter’in kütlesinin yaklaşık %80’i kadar olan, pulsarın etrafında 7,8 saatlik bir yörüngede dönen, görünmeyen bir gezegen kütleli eşliğe bağladılar.

JWST sisteme daha yakından bakana kadar bilgimiz bu kadardı. Uzay teleskobu evreni kızılötesi dalga boylarında gözlemlediği, ancak yıldızdan yayılan radyo ve gama ışınlarını gözlemlemediği için, ötegezegenin net bir şekilde görülebilmesi mükemmel bir gözlem fırsatı sunuyor.

Stanford Üniversitesi’nden gökbilimci Maya Beleznay, “Bu sistem benzersiz çünkü gezegeni ana yıldızının aydınlattığı halde görebiliyoruz, ancak ana yıldızı hiç göremiyoruz,” diyor. “Bu nedenle gerçekten bozulmamış bir spektrum elde ediyoruz. Ve bu sistemi normal ötegezegenlerden daha ayrıntılı bir şekilde inceleyebiliyoruz.”

Bu durum, rüzgar hızı ve yönü, sıcaklık ve bileşim de dahil olmak üzere dünyanın atmosferik koşulları hakkında bir dizi gözleme yol açtı.

Gezegen bilimciler, ötegezegen atmosferleri üzerine yapılan önceki çalışmalar ve temel kimya bilgisine dayanarak, bir ötegezegen atmosferinin nasıl görünmesi gerektiği konusunda kabaca bir fikre sahipler. Atmosferi analiz edilen ilk pulsar dünyası olan PSR J2322-2650b’nin bazı tuhaflıklar gösterebileceği mümkündü, ancak hiç kimse JWST gözlemlerinin ortaya koyduğu şeyi tam olarak beklemiyordu.

Öncelikle, ötegezegen yıldıza çok yakın olduğu için, atmosferi ev sahibinin yerçekimi tarafından bir futbol topuna doğru çekiliyor. Bu atmosfer, onu yaklaşık 1900 Kelvin (1630 Santigrat veya 2960 Fahrenheit) sıcaklığa kadar ısıtan gama radyasyonuna maruz kalıyor – bu, yalnızca yıldız ışığıyla ısıtıldığında olacağı 1300 Kelvin’den çok daha yüksek bir sıcaklık.

Ayrıca atmosfer, gezegenin doğuya doğru dönüşünün tersine, batıya doğru ötegezegenin etrafında hızla hareket ediyor; gezegenin dönüşü ise pulsar etrafındaki yörüngesine kilitlenmiş durumda.

Gezegenin bileşimi, her şeyin biraz tuhaf bir hal aldığı nokta; daha düşük irtifalarda elmas yağmuruna dönüşebilecek devasa miktarda karbon içeriyor.

“Bu, daha önce kimsenin görmediği yeni bir gezegen atmosferi türü. Bir ötegezegen üzerinde görmeyi beklediğimiz normal moleküller -su, metan ve karbondioksit gibi- yerine, moleküler karbon, özellikle C3 ve C2 gördük.” diyor Zhang.

Bazı cevaplar şu soruda yatıyor olabilir: Bir gezegen, nötron yıldızını doğuran çekirdek çökmesi süpernovasından nasıl sağ kurtulur? Aslında, bunun gerçekten iyi bir cevabı var. En azından PSR J2322-2650b örneğinde, hayatta kalmıyor.

Özelliklerine dayanarak, Zhang ve meslektaşları, ötegezegenin aslında bir gezegen olarak başlamamış olabileceğine -hayatına bir helyum yıldızı olarak başlamış olabileceğine- inanıyorlar.

Kara dul olarak bilinen pulsarlar, diğer yıldızlarla ikili sistemler halinde bulunur ve tıpkı bir kara dul örümceğinin eşini yediği gibi, onları yavaş yavaş tüketirler. Bu aşınma, ‘ötegezegenin’ helyumdan oluşan iç yapısını ve hatta atmosferindeki karbonu açıklar.

“Eşlik eden cisim soğudukça, iç kısımdaki karbon ve oksijen karışımı kristalleşmeye başlıyor,” diyor Stanford Üniversitesi ve Kavli Parçacık Astrofiziği ve Kozmoloji Enstitüsü’nden astrofizikçi Roger Romani.

“Saf karbon kristalleri üste çıkıyor ve helyumla karışıyor, işte gördüğümüz şey bu. Ama sonra oksijen ve azotu uzak tutmak için bir şey olması gerekiyor. İşte tartışmanın olduğu nokta burası.”

Eşlik eden cisim artık çekirdeğindeki atomların füzyonunu destekleyebilecek bir kütlede olmadığı için artık bir yıldız veya hatta bir kahverengi cüce olarak sınıflandırılamaz; bu da gezegenler ve yıldızlar arasındaki çizgileri bulanıklaştıran bir başka kanıt parçası.

Gelecekteki gözlemler, daha önce hiç görmediğimiz bir sistemin tuhaflığını çözmeye yardımcı olabilir.

Derleyen: Damla Şayan