Kategori arşivi: Sosyal Medya

Auto Added by WPeMatico

Zihinsel Gürültü Çağı: Dikkat Süremiz Gerçekten Kısalıyor Mu? 

Zihinsel Gürültü Çağı: Dikkat Süremiz Gerçekten Kısalıyor Mu? 

Zihinsel gürültü artık “rahatsız edici bir arka plan sesi” değil; günün ana müziği. Sabah telefon kilidini açtığımız an başlıyor, iş ekranına geçtiğimizde hızlanıyor, akşam “bir şey izleyeyim” dediğimizde bile bitmiyor. Mesajlar, sekmeler, sürekli değişen gündem arasında dikkatimizi tek bir noktada tutmaya çalıştıkça, sanki zihnimiz kendi içinde küçük parçalara ayrılıyor. Tam da bu yüzden bugün çok tanıdık bir cümle kuruyoruz: “Dikkat sürem kısaldı.”

Oysa bu cümle çoğu zaman yanlış bir sorunun etrafında dönüyor. Asıl mesele beynimizin artık odaklanamaması değil; odaklanmayı hangi koşullarda, hangi hızda ve hangi bedelle sürdürdüğümüz. Çünkü dikkat, sabit ve değişmez bir kapasite gibi çalışmıyor. Aksine, bir sistem gibi işliyor: çevrenin ritmine göre biçim alıyor, alışkanlıklarla güçleniyor; sürekli kesintiye uğradığında ise dağılmaya çok daha yatkın bir hale geliyor.

Sorun Odaklanamamak Değil, Odakta Kalamamak

Dikkat süresinin kısaldığı iddiası, çoğu zaman iki farklı durumu birbirine karıştırıyor. Bir yanda gün içinde gerçekten daha sık bölündüğümüz bir gerçeklik var: bildirimler, e-postalar, kısa videolar, “bakıp çıkacağım” diye açılıp yarım kalan ekranlar. Diğer yanda ise dikkatin tamamen yok olduğu fikri. Oysa bu iki durum aynı şey değil. Çünkü çoğumuz hala sevdiğimiz bir diziyi arka arkaya izleyebiliyor, merak ettiğimiz bir konunun içinde saatlerce kalabiliyor ya da yaratıcı bir işle uğraşırken zamanın nasıl geçtiğini fark etmeyebiliyoruz. Bu tablo ise bize şunu gösteriyor: sorun beynin artık odak kuramaması değil, odak kurma sürecinin sürekli yarıda kesilmesi. Dikkat her bölündüğünde zihin yalnızca odağını kaybetmiyor; aynı zamanda geri dönebilmek için yeniden enerji harcamak zorunda kalıyor. “Odak sürem kısaldı” hissi de tam olarak bu biriken yorgunluktan besleniyor.

Fotoğraf: Pexels

Buradan bakıldığında ise dikkati tek parça, düz bir beceri gibi ele almak resmi eksik bırakıyor. Çünkü dikkat, birbirine bağlı ama farklı işlevler üstlenen katmanlardan oluşuyor. Seçici dikkat, gereksiz uyaranları dışarıda bırakıp önemli olana yönelmeyi; sürdürülebilir dikkat, bir işin içinde kalabilmeyi; bölünmüş dikkat ise aynı anda birden fazla şeye yetişme çabasını ifade ediyor. Bugünün dijital düzeni bu üç alanı aynı anda zorlayan bir tempo kuruyor. Hem her şeyi fark etmemizi talep ediyor, hem uzun süre odakta kalmamızı bekliyor, hem de çoklu görevi olağan bir hal gibi sunuyor. Böyle bir ortamda zihin derinleşmek yerine hızlı geçişlere alışıyor; bu da ilk bakışta bir uyum becerisi gibi görünse de, her uyum sağlıklı sonuçlar üretmiyor.

Odak Bir İrade Meselesi Değil, Bir Ortam Meselesi

Zihinsel gürültüyü büyüten şey yalnızca içerik fazlalığı değil, içeriklerin nasıl tasarlandığı. Bildirimler ilk bakışta masum birer hatırlatma gibi dursa da dikkatin ritmini dışarıdan belirliyor. Sonsuz akış mantığı bitiş duygusunu ortadan kaldırıyor; zihin, hiçbir şeyin gerçekten tamamlanmadığı hissiyle baş başa kalıyor. Kısa-form içerikler ise hızlı ve yoğun bir uyaran döngüsü kuruyor. Bu döngü keyifli olduğu için değil, öngörülemezliği nedeniyle tutuyor. Her kaydırmada yeni bir ihtimal beliriyor ve beyin bu ihtimale karşı koymakta zorlanıyor. Sonuçta dikkat bir anda yok olmuyor; fakat yön değiştirme eşiği giderek düşüyor.

Tam da bu noktada en yaygın yanılgı ortaya çıkıyor: dikkati motivasyonla karıştırmak. Oysa çoğu zaman niyet de istek de yerli yerinde duruyor; eksik olan, bu niyeti taşıyabilecek bir ortam. Metni okumaya oturuyorsun ama telefon masada duruyor. Çalışmaya başlıyorsun ama sekmeler açık kalıyor. Dikkat burada isteksizlikten dağılmıyor; sürekli çağrıldığı için yerinde duramıyor. Zihinsel gürültü çağı tam olarak bunu ifade ediyor: çağrıların hiç bitmediği bir düzen. Böyle bir düzende odaklanmak, kendiliğinden akan bir hâl olmaktan çıkıyor; bilinçli olarak inşa edilen bir tercihe dönüşüyor.

Fotoğraf: Pexels

Bu yüzden dikkati geri kazanmanın yolu sert kopuşlardan değil, yapı kurmaktan geçiyor. Telefonu görüş alanından kaldırmak küçük bir hamle gibi görünse de zihne net bir mesaj veriyor: “Şu an başka bir çağrı yok.” Sekmeleri azaltmak yalnızca ekranı sadeleştirmiyor; aynı zamanda karar yorgunluğunu da hafifletiyor. Çünkü her açık sekme zihinde yeni bir ihtimal demek ve ihtimaller arttıkça zihin sürekli seçim modunda kalıyor.

Gürültüye alışmış bir zihin için derin odak bir anda geri gelmiyor; kademeli olarak yeniden kuruluyor. Kısa ama düzenli odak blokları, beynin “burada kalma” becerisini adım adım yeniden inşa ediyor. İlk gün 10 dakika, sonra 15, ardından 25… Paradoks tam da burada ortaya çıkıyor: dikkati uzatmanın yolu onu zorlamak değil; ritmini yeniden öğretmek.

Molalar da bu ritmin ayrılmaz bir parçası. Ekrandan ekrana geçmek mola gibi hissettirse de zihni gerçekten dinlendirmiyor. Dinlendiren mola, uyaranı azaltan mola oluyor. Kısa bir yürüyüş, pencereye bakmak, birkaç dakikalık sessizlik… Basit ama etkili. Çünkü odak yalnızca yüklenerek değil, keserek de güçleniyor.

Kısa-form içerik ve sosyal medya söz konusu olduğunda mesele yasaklamak değil; otomatikliği kırmak. Asıl risk içeriklerin kendisi değil, içerik tüketiminin düşünmeden yapılan bir refleks haline gelmesi. Günün her boşluğu doldurulduğunda zihin boşlukta kalmayı unutuyor. Oysa yaratıcı düşünce, sakinleşme ve derin odak tam da bu boşluklarda filizleniyor.

Belki de bugün dikkatle ilgili sormamız gereken soru şudur: Daha ne kadar odaklanabiliriz değil, odaklanabileceğimiz alanları nasıl geri alırız?

FounderN Kimdir?

FounderN, girişimcilik dünyasının en güncel haberleri, inovasyon odaklı içerikleri ve ekosistemin her bir parçasına değer katan çalışmalarıyla, faaliyet gösteren dinamik bir dijital medya platformudur. 2020 yılında “Girişim Haberleri” adıyla başlayan serüvenimiz, Eylül 2024 itibarıyla FounderN kimliği ile, girişimcilik ekosisteminin ilham veren dinamik sesi olma yolculuğuna devam ediyor. FounderN; teknoloji, girişim ve yatırım dünyasındaki gelişmeleri yaratıcı ve yenilikçi bir perspektifle sunarak iş dünyasının liderlerini, yatırımcılarını ve girişimcilerini sizlerle bir araya getirir.

FounderN olarak misyonumuz, yalnızca yaşanan son gelişmeleri paylaşmak değil, okurlarımızı bu gelişmelerin aktif bir parçası haline getirmek ve ekosistemin sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamaktır. Ekosistemdeki en yeni gelişmelerden haberdar olmak, büyüyen bu topluluğun bir parçası olmak istiyorsanız, bültenimize abone olabilir, sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek ilham dolu bu yolculuğa katılabilirsiniz.

Bizimle Keşfetmeye Devam Edin: İlginizi çekebilecek diğer #Yatırım Haberleri için tıklayın!

Foundern LinkedIn hesabına buradan ulaşabilirsiniz. Foundern Instagram hesabına buradan ulaşabilirsiniz.

TikTok Sonunda Satıldı! İşte Tarihi Anlaşmanın Koşulları

TikTok sonunda satıldı. Anlaşmaya göre şirketin ABD operasyonları artık Oracle, Silver Lake ve MGX’in önderliğindeki yeni bir ortak girişim tarafından yönetilecek. 22 Ocak’ta son imzaların atılmasının TikTok’un algoritmasının kontrolü de el değiştirecek ve sosyal medyada yeni bir dönem başlayacak

TikTok’un ABD Operasyonları Sonunda Satıldı

TikTok’un ABD operasyonlarının satılması için taraflar anlaştı. Buna göre girişimin büyük ortakları olan Oracle, Silver Lake ve MGX şirketin yüzde 15’ine sahip olacak. ByteDance ise yüzde 19.9’una sahip olacak. Kalan kısım ise çeşitli iştiraklere ve yatırımcılara ait olacak.

Ancak şirket çoğunluğunun kimde olacağı önemsiz. Yeni girişimin yedi üyeden oluşan bir “Yönetim Kurulu” olacak ve bu kurulun çoğunluğu ABD’lilerden oluşacak. ByteDance’in söz hakkı olsa da kararlar ABD’li kurul üyeleri tarafından verilecek.

TikTok algoritmasının kontrolü de ABD’lilerin elinde olacak. Algoritma da değişecek. Şirket yönetimi ABD’deki kullanıcı verilerini kullanılarak algoritmayı yeniden eğitilecek. Böylelikle “dış mihrakların” gençler üzerindeki etkisi azalcak. Anlaşma için 22 Ocak’ta son imzalar atılacak. Anlaşma bedeli ise açıklanmadı.

Belirtmekte fayda var ki TikTok, tamamen el değiştirmiyor. Sosyal medya devi Çinli bir şirket olan ByteDance’in kontrolünde ve oldukça karlı bir operasyon. Ancak şirket, bazı politik olaylar nedeniyle köşeye sıkıştırıldı ve ABD operasyonlarını satmak zorunda kaldı. Dünyanın geri kalanında ise kontrol hala ByteDance’in elinde.

TikTok Neden Satılıyor?

Dünyanın en popüler sosyal medya platformlarından TikTok, ABD operasyonlarını satmak zorunda kaldı. Çinli ByteDance’e ait platform, uzun süredir ABD hükümetinin radarındaydı ve “ulusal güvenlik tehdidi” olarak gösteriliyordu

TikTok’un Amerikalı kullanıcıların verilerini Çin hükümetiyle paylaştığı ve algoritmasının Çin’in çıkarları doğrultusunda yönlendirildiği iddia ediliyordu. Bu iddialar sonuç verdi ve platform ABD’de yasaklandı.

Ancak yasak bir günden fazla sürmedi. Yeni seçilen Başkan Donald Trump devreye girerek satış formülünü masaya koydu ve ByteDance’i kurtardı. Şirket, TikTok’un ABD operasyonlarını satmak istemese de bu çözümü kabul etmek zorunda kaldı.

İnternet Sanıldığından Daha Az Zehirli: Sesli Azınlık Etkisi

Yeni bir araştırma, çevrim içi dünyanın çoğu kullanıcının düşündüğü kadar “zehirli” olmadığını gösteriyor. 1.090 Amerikalı ile yapılan üç ayrı çalışmada katılımcılar, sosyal medyada zararlı davranışlarda bulunan kullanıcıların oranını sistematik biçimde olduğundan çok daha yüksek tahmin etti. Bulgular 16 Aralık 2025’te PNAS Nexus’ta yayımlandı. Örneğin Reddit’te Amerikalılar, kullanıcıların ortalama yüzde 43’ünün “ağır derecede toksik” yorumlar paylaştığını…

Tek Tıkla Trend Video Yapılabilecek! Snapchat Yeni Aracı Duyurdu

Snap, en popüler sosyal medya uygulamalarından biri olan Snapchat’in en yeni özelliğini tanıttı. Bu yeni özellik, kısa süre içinde sosyal medyada hızlı bir şekilde trend olan ritmik videolar oluşturmanıza imkân tanıyor. Herhangi bir beceri gerektirmeyen bu özellik, ekstra uygulama kullanma ihtiyacını da ortadan kaldırıyor.

Snapchat, Quick Cut Özelliğini Kullanıma Sundu

Snapchat, eğlenceli ve hızlı videolar oluşturmaya imkân tanıyan Quick Cut özelliğini duyurdu. Bu özellik, Snapchat kullanıcılarının anılarını saniyeler içinde müziğe uyumlu ve doğrudan paylaşılabilen hazır videolara dönüştürüyor. Kullanıcılar birden fazla fotoğraf ya da video seçerek anında bunun ön izlemesini oluşturabiliyor.

Eski ve karmaşık düzenleme sürecini ortadan kaldıran bu yeni araca anılar ve film rulosu üzerinden kolaylıkla erişilebiliyor. Bu arada eğer başkalarının videolarını beğenirseniz onların Quick Cut videolarının şablonunu kullanarak kendinize ait fotoğrafları içeren videolar oluşturabiliyorsunuz. Bu da hızlı bir şekilde sosyal medya kullanıcıları arasında yayılan videoların benzerlerini oluşturarak trend içerikler elde etmenizi kolaylaştırıyor.

Quick Cut, videolara otomatik olarak kütüphaneden bir müzik ekliyor. Ayrıca fotoğraflarınızı da ritimle uyumlu hâle getiriyorsunuz. Dilerseniz müzik seçimini kendiniz de yapabiliyorsunuz. Ayrıca bu videoları hiç sosyal medya uygulamasından ayrılmadan doğrudan oluşturup paylaşmanızın mümkün olduğunu da belirtelim.

Yeni özellik hem hâlihazırda Snapchat kullanan hem bu uygulamayı kullanmayıp farklı platformlar için video hazırlamak isteyenlerin bir hayli ilgisini çekecek gibi görünüyor. Peki, sizin bu özellik hakkında düşünceleriniz neler? Konu ile ilgili bütün görüşlerinizi aşağıda yer alan yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.

Instagram

Instagram, Rekabeti Oturma Odasına Taşıyor: Reels Artık TV’de

Instagram, mobil odaklı kısa video formatı Reels’i ‘IG for TV’ uygulamasıyla televizyonlara taşıyor. Bu stratejik hamle, YouTube ve TikTok ile olan rekabeti yeni bir boyuta taşıyor.

Instagram, Gözünü Büyük Ekrana Dikti

Sosyal medya devi Instagram, mobil cihazların ötesine geçerek kullanıcıların oturma odalarına girmeye hazırlanıyor. Şirket, yaptığı duyuruyla kısa video formatı Reels‘i televizyon ekranlarına taşıyan yeni bir deneyim olan IG for TV‘yi test etmeye başladığını açıkladı. Pilot programın ilk adımı, e-ticaret ve teknoloji devi Amazon’un popüler medya oynatıcısı Amazon Fire TV üzerinden atıldı.

Bu hamle, Instagram’ın özellikle TV alanında baskın olan YouTube ve son yıllarda bu alanda önemli adımlar atan TikTok ile daha doğrudan rekabet etme arzusunu ortaya koyuyor. Instagram’ın başındaki isim Adam Mosseri, daha önce yaptığı bir açıklamada TV’nin giderek daha önemli bir yüzey haline geldiğini ve bu alana daha önce girmemiş olmalarının bir hata olduğunu belirtmişti. IG for TV girişimi, bu stratejik eksikliği giderme yönünde atılmış somut bir adım olarak dikkat çekiyor.

Instagram

Yeni TV Deneyimi Neler Sunuyor?

IG for TV, kullanıcılara tamamen kişiselleştirilmiş bir deneyim vaat ediyor. Uygulama, kullanıcıların Instagram mobil uygulamasında keyif aldığı içerik ve içerik üreticilerine dayalı olarak bir Reels akışı sunuyor. Videolar komedi, müzik ve yaşam tarzı gibi konulara göre kanallar ve kategoriler halinde düzenlenerek, kullanıcıların farklı türdeki içerikleri kolayca keşfetmesine olanak tanıyor.

Uygulamanın en dikkat çekici özelliklerinden biri de videoların otomatik olarak oynaması. Bu özellik, kullanıcıların sürekli olarak bir sonraki videoya geçmek için çaba harcamadan, adeta bir TV kanalı izler gibi içerik tüketmesini sağlıyor. Kullanıcılar yine de videoları atlama, beğenme, yorumları görüntüleme ve yeniden paylaşma gibi temel Instagram etkileşimlerini gerçekleştirebiliyor. Kullanıcılar mevcut Instagram hesaplarını (en fazla beş adet) TV uygulamasıyla eşleştirebilecekleri gibi, sadece televizyonda kullanmak üzere yeni bir hesap da oluşturabiliyor.

Bu yeni platform, Instagram’ın 2022’de sonlandırdığı uzun formatlı video uygulaması IGTV ile karıştırılmamalıdır. IG for TV, tamamen günümüzün popüler formatı olan kısa ve dinamik videolara odaklanıyor. Bu gelişme, içerik üreticileri ve pazarlamacılar için de yeni fırsatlar anlamına geliyor. Markalar, artık hedef kitlelerine sadece mobil cihazlarda değil, ev ortamındaki en büyük ekranda da ulaşma imkanına sahip olacak.

“Roamless, Seri A turunda 12 milyon dolar yatırım aldı” içeriğimizin detayları için tıklayın!

FounderN Kimdir?

FounderN, girişimcilik dünyasının en güncel haberleri, inovasyon odaklı içerikleri ve ekosistemin her bir parçasına değer katan çalışmalarıyla, faaliyet gösteren dinamik bir dijital medya platformudur. 2020 yılında “Girişim Haberleri” adıyla başlayan serüvenimiz, Eylül 2024 itibarıyla FounderN kimliği ile, girişimcilik ekosisteminin ilham veren dinamik sesi olma yolculuğuna devam ediyor. FounderN; teknoloji, girişim ve yatırım dünyasındaki gelişmeleri yaratıcı ve yenilikçi bir perspektifle sunarak iş dünyasının liderlerini, yatırımcılarını ve girişimcilerini sizlerle bir araya getirir.

FounderN olarak misyonumuz, yalnızca yaşanan son gelişmeleri paylaşmak değil, okurlarımızı bu gelişmelerin aktif bir parçası haline getirmek ve ekosistemin sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamaktır. Ekosistemdeki en yeni gelişmelerden haberdar olmak, büyüyen bu topluluğun bir parçası olmak istiyorsanız, bültenimize abone olabilir, sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip ederek ilham dolu bu yolculuğa katılabilirsiniz.

Bizimle Keşfetmeye Devam Edin: İlginizi çekebilecek diğer #Teknoloji Haberleri için tıklayın!

Foundern LinkedIn hesabına buradan ulaşabilirsiniz.

Foundern Instagram hesabına buradan ulaşabilirsiniz

istismar

Çocuk İstismarı Suçları için En Kötü Sosyal Medya Uygulaması Ortaya Çıktı

Çocuk istismarı suçlarıyla en çok ilişkilendirilen sosyal medya uygulamaları, yapılan yeni bir araştırma ile gün yüzüne çıkıyor.Detaylar haberimizde…

Çocuk koruma ve istismar soruşturmalarından sorumlu ulusal yetkili Emniyet Müdür Vekili Becky Riggs, sosyal medya platformlarının suçları bildirmek ve reşit olmayan kişilerin görüntülerinin paylaşılmasını engellemek için daha fazla çaba göstermesi gerektiğini söyledi.

Yeni polis verilerine göre, bildirilen çocuk istismarı ve tacizi suçlarında en sık kullanılan sosyal medya platformu Snapchat.

2024 yılında 122.768 çocuk cinsel istismarı suçu kaydedildi; bu, 2023 yılına göre 7.279 veya %6’lık bir artış anlamına geliyor.

Çocukların çevrimiçi cinsel istismarı ve tacizi %26 artarak 51.672 suça ulaştı; bu da toplam suçların %42’sini oluşturuyor.

Bunların 11.912’si Snapchat’te, ardından Meta’ya ait WhatsApp ve Instagram’da sırasıyla 1.870 ve 1.705 vaka kaydedildi.

Çocuk koruma ve istismar soruşturmalarından sorumlu ulusal lider Başkomiser Vekili Becky Riggs, sosyal medya platformlarının suçları bildirmek ve reşit olmayanların görüntülerinin paylaşılmasını engellemek için daha fazlasını yapması gerektiğini söyledi.

“Biliyorum ki, mevcut teknolojiyle bu platformlar, bu zararların ilk etapta meydana gelmesini önleyebilir.” dedi.

Üst düzey yetkili, ebeveynlerin çocuklarına, sosyal medya platformları da dahil olmak üzere, güvenli bir şekilde kullanılabilecek bir telefon satın alabilmeleri gerektiğini söyledi.

Hükümet, çocukların güvenliğini sağlamak için sosyal medya yasağı uygulama planı olmadığını söylese de, bakanlar bu hafta başlayan Avustralya’nın yasağını ilgiyle izlediklerini belirtiyor.

Emniyet Müdürü Riggs de böyle bir yasağı savunmaktan kaçındı. “Şu anda bu teknoloji devlerinden bazılarıyla denemeler yapıyoruz ve ‘Bu suçu baştan engelleyebilir miyiz?’ diye soruyoruz. Çünkü bu bir ütopya. Bunun gerçekleşmesini engelleyecek kesin bir önlem alalım.” dedi.

İstismar Suçlarının Çoğunu Beyaz İngilizler İşliyor

Polis verileri ayrıca, 2024 yılında kaydedilen 122.768 çocuk cinsel istismarı ve sömürüsü vakasının %34’ünde mağdurların ve %34’ünde faillerin etnik kökenlerinin belirtildiğini gösterdi.

Faillerin büyük çoğunluğu, suçluların %86,9’unu oluşturan beyaz İngilizlerdi. 2021 nüfus sayımına göre beyaz İngilizler nüfusun %74,4’ünü oluşturuyordu.

Ayrı bir raporda, grup temelli çocuk istismarı, özellikle de hazırlık çeteleri hakkında bilgi verildi.

Bu kriterlere göre, Pakistanlı failler suçluların %3,94’ünü oluştururken, nüfusun %2,7’si bu etnik kökene mensuptu. Beyaz İngilizler ise suçluların %78,03’ünü oluştururken, nüfusun %74,4’ünü oluşturuyordu.

İçişleri Bakanı Shabana Mahmood, suçluların etnik kökenlerinin her durumda kaydedilmesini istiyor, ancak polis yetkilileri bunun mümkün olmayacağını söylüyor.

Vulnerability Knowledge and Practice Programme (Zayıflık Bilgi ve Uygulama Programı) başkanı Gareth Edwards şunları söyledi: “Yüzde 100 tamamlama oranına asla ulaşamayacağız. Bazen şüphelilerin kim olduğunu bilemeyebiliriz. Bazen mağdurlar iletişim kurmayabilir, üçüncü şahıs raporları olabilir… bu verilerin her zaman mevcut olmamasının farklı nedenleri var. Ancak bence bu alandaki kalitemizi iyileştirme hedefimiz, hep birlikte paylaştığımız şeydir.” diyor.

Snapchat’in bir sözcüsü yakın zamanda şunları söyledi: “Bu tür faaliyetleri platformumuzdan önlemek, tespit etmek ve kaldırmak için polis, güvenlik uzmanları ve STK’larla yakın işbirliği içinde çalışıyoruz ve uygun durumlarda, mağdurlar için adaleti sağlamaya yardımcı olmak amacıyla suçluları bildiriyoruz.” diyor.

“Birden fazla ortak bağlantıları olmadığı sürece gençlerin arama sonuçlarında görünmesini engelliyoruz ve doğrudan iletişim kurabilmeleri için ortak arkadaş veya mevcut telefon rehberinde olmaları gerekiyor. Ayrıca, gençlerin tanımadıkları kişilerden gelebilecek istenmeyen iletişimi önlemeye yardımcı olmak için uygulama içi uyarılar da sunuyoruz. Snapchat’i zarar verme niyetinde olan kişiler için yaşanmaz bir yer haline getirme hedefiyle güvenlik araçlarımızı güçlendirmeye devam edeceğiz.” diye ekliyor.

Derleyen: Damla Şayan